NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
عَبْدَةَ
وَإِسْمَعِيلُ
بْنُ
إِبْرَاهِيمَ
أَبُو
مَعْمَرٍ
الْهُذَلِيُّ
عَنْ
سُفْيَانَ
عَنْ عَمْرٍو
عَنْ
عِكْرِمَةَ
قَالَ حَدَّثَنَا
أَبُو
هُرَيْرَةَ
عَنْ
النَّبِيِّ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ إِسْمَعِيلُ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
رِوَايَةً
فَذَكَرَ
حَدِيثَ
الْوَحْيِ
قَالَ فَذَلِكَ
قَوْلُهُ تَعَالَى
حَتَّى إِذَا
فُزِّعَ عَنْ
قُلُوبِهِمْ
Ebu Hureyre'den rivayet
olunduğuna göre;
Nebi (s.a.v) vahy
hadisini zikretmiş,
"İşte bu, Yüce
Allah'ın kalplerindeki korku giderilince"[Sebe 23] ayeti(nde işaret
buyurduğu mesele) dir" demiş.
İzah:
Vahy hadisi Buharinin
Sahih'indeki şu manaya gelen cümlelerle rivayet edilmiştir: "Allah,
gökteki meleklere bir emrin infaz olunmasına hükmettiği zaman, düz bir taş
üstünde hareket ettirilen zincir sesi gibi heybetli olan bu ilahi hükme
melekler tam manası ile uyarak (korku ile) kanatlarını birbirine vururlar.
Gönüllerinden bu korku gidince de melekler, mukarrebin meleklere: Rabbiniz ne
söylerdi? diye sorarlar. Mukkarrebin melekler: Allah'ın söylediği hak sözdür,
diye allah'm hüküm ve emrini bildirirler ve Allah yücedir, büyüktür, derler. Bu
şekilde kulak hırsızı şeytanlar Allah'ın o emir ve takdirini işitirler. O
esnada kulak hırsızı şeytanlar (yerden göğe kadar) birbirlerinin üstünde
(zincirleme) dizilmiş (ve kulak hırsızlığına hazırlanmış) bulunurlar. Şeytanlar
bu halde iken bazen melekler arasında bir ateş parçası yetişip altındaki
şeytana konuşulanı işittirmeden onu yakar. Bazı defalar da ateş yetişmeden
altındaki şeytana konuşulanı işittirir. O da altındakine vererek bu suretle ta
yere kadar haber ulaşır ve sahirin ağzına verilir. Şimdi sahir o haberle
beraber yüz yalan uydurup (halka söyler). Allah'ın emri yeryüzünde gerçekleşince
sîhir doğru çıkmış olur. Ondan bu haberi duyanlar da:
- Sahir, vaktiyle şöyle
şöyle olacak diye bunları birer birer bize haber vermemiş miydi? İşte gördük ya
sahirin gökyüzünden işittim dediği sözünü haklı ve doğru buluyoruz,
derler."
Metinde geçen £*£
kelimesinin nasıl okunacağı konusunda meşhur kıraat imamları ihtilaf
etmişlerdir. Büyük çoğunluk bu kelimeyi "füzzia" şeklinde
okumuşlardır, ibn Amr ise "fezzea" şeklinde okumuştur. Kıraat
imamlarının tümü "ze" harfinin şeddeli okunacağında ittifak etmişlerdir.
İhilaf bu fiilin malum sigasıyla mı yoksa meçhul sigasıyla mı okunacağı
konusundadır.